Ömründe hiç nar ağacı görmemiş bir kadının narı ilk defa dalından kopardığı anın mutluluğunda kalmak isterdim.
Onun memleketinde bol su olurdu, fasulye sarmaşıkları efsanelerdeki gibi göğe ağar giderdi.Kavaklar en uzun insan boyunu dokuza katlar, elma bahçeleri mis gibi kokar, meşeler küme küme kümelenirdi.
Onun memleketi bir başkaydı ama bir tane dahi nar ağacı görmemişti ömründe.
Uzandı ve narlardan en büyük en kırmızı olanını kopardı.
Narın taze rengi kadının gözlerinde ışıldadı.
O gözlerden taşan ışıltıya sırtımı verip geleceğe bakmak isterdim.
Ancak o zaman gerçek mutluluğu tadarmışım gibi...
Kadın yaşlıydı ve biraz da topal. Çocukluğundan daha büyük bir sevinci mevsimin ilk meyvesini veren bir nar ağacında yaşamıştı.
Ruhumu o sevince dayasam içimdeki onulmaz hüzün nehirlerle birlikte benden uzağa akıp gidebilirdi.
Ben bunların hiçbirini yapamadım.
Benim içimde bu derin mutsuzluk,
kalbimde yer çekiminden daha ağır bu hüzün kalakaldı, o kadının gözlerinde nar kırmızısı...
İnsan kıskanır mı hiç herhangi bir nar ağacını?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder